AHEF ve Eylem Kararı Üzerine

AHEF'İN  EYLEM KARARI

AHEF Yönetim Kurulu ;  nöbetlerle ilgili Anayasa Mahkemesinin olumsuz kararını aldıktan sonra yen arayışlara girmiş görünüyor. Doğru veya yanlış alınan kararların özüne girmeden geçmiş ve gelecek perspektifleri açısından değerlendirme zamanı geldi.

Açıklanan “mücadele planı” içerisinde ; muayene sürelerini uzun tutarak kapıda hasta bekletmek, 26 kasım günü topluca 15-49 kadın tarama bahanesi ile ASM leri terk ederek  bir gün de olsa iş bırakmak, 6 Aralık günü de Sağlık Bakanlığı önünde toplantı ve bildiri okumak ana başlıkları var.

Son genel kurul öncesinden bugüne gelişmeler maalesef AHEF’ in aleyhine oluşmaktadır.AHEF’ i oluşturan dernekler arasında söylem ve eylem farklılıkları ortaya çıkmaya başlamıştır.Genel Kurulda yönetime aday olmuş bazı dernek yöneticilerinden Yönetimi  itibarsızlaştırma kampanyası başlatılmıştır.Bu kampanyanın seçimler öncesinde başladığı herkes tarafından hatırlanacaktır.O dönemde AHEF’ in potansiyel gücünün bu muhalif zümreler tarafından Gezi provakasyonlarına entegre edilmeye çalışıldığı aptallara bile malum olmuştu.Saldırılar karşısında küçülen ve ezilen yönetim kurulu maalesef ne muhalefet önünde ve ne de Bakanlık önünde dik durdu.

AHEF’in, 2013 yılında mahalli seçimlere entegre olarak ülke genelinde estirilen muhalif rüzgarlar içerisinde kendi diplomatik gücünü kullanamayıp CHP peşinde AYM kapıları aşındırmasının sonucu Bakanlık nezdinde kırmızı çizgi ile ödüllendirildi. Bu kırmızı çizginin tedavisi için hala eylemlilikte ısrar etmek soğuk algınlığı içindeki hastayı mermer yatakta tedavi etmeye benziyor.

Bazı dernek yöneticileri bu tedavi tarzını olmazsa olmaz olarak ilan etti. Hatta daha ileriye giderek işi “haklarımızı söke söke alırız” a kadar getirdi.Yahu şu zaman denen kavram nelere kadirmiş de anlayamamışız.”Hafıza-ı beşer nisyan ile ile malüldür” derler ya…Kardeşim senin ne hakkın vardı da alacaksın.Devlet memuru olarak 3 kuruşa talim ederken başına piyango kuşu kondu,ona bile başıma pisler diye mesafeli oldun.8 senedir süren Aile Hekimliği Uygulamasına bir tane sosyal sorumluluk projesi,bir tane alternatif uygulama stratejisi sunamadın.Deve miyim kuş muyum diye dolandın durdun . Kiminle ve niye savaşıyorsun  ?

Hele şu iş bırakma söylemi var ya…Yahu bırak şu işi Allah aşkına…

Bak önümüzde fırsat var. Sözleşme döneminin sonuna geldik.Yeni sözleşmeye imza atmayıver olsun bitsin.Merak etme TSM lerle pek fazla ücret farkımız kalmadı artık.Maddi yönden de fazla sarsılmazsın.

Evet doğrudur…Aile Sağlığı Ocağı düzenine gidiş hızlanmıştır.Bu yönelimde sadece Bakanlığı suçlamak ve bürokrasinin uzlaşmaz tavrını bahane etmek egosentrik bir yaklaşımdır.

Bir taraftan Aile Hekimliğinin kendi liberal çerçevesinde nasıl yönetileceğini kavrayamayan idareciler varken diğer tarafta da uygulamayı yönetme zorluğu çıkaranların bulunduğunu unutmayalım.

Yönetmelikte “mesai saatlerini Aile Hekimi ve Aile Sağlığı Elemanı birlikte belirler” ibaresini görünce, haftalık 40 saat çalışma süresini göz ardı ederek “azami maaş-asgari hizmet”  felsefesi ile çalışanlar,

bölgesinin ihtiyaç durumlarına göre mesaisini uzatmaktan imtina edenler,

cari gider yardımından ASM giderlerine zırnık koklatmayanlar,

Aile Hekimliğinin en önemli ayağı olan sevk zorunluluğuna şiddetle karşı çıkanlar,

daha medeni ve düzen kolaylaştırıcı randevu sistemini protesto edip uygulamayanlar,

Evde Bakım Hizmetlerinin “E” sine bile sahip çıkmayanlar,

Kişiye   özel rapor vermek için deveye hendek atlatanlar,

Velhasıl ,  herhangi birinden biraz da olsa tüm Aile Hekimlerinde var mıdır . ?

Lütfen bu yazdıklarıma kızmayın. Büyütemeden toprağa koymanın acısını yakın tarihlerde yaşamamak için özeleştiri yapmamız, uygulamayı geliştirici projeler üretmemiz,kendimizden ve yönetimden kaynaklanan aksaklıkları daha akılcı ve uzlaştırıcı yollarla çözmemiz gerekmektedir.

26.11.2014

Eskişehir Web Tasarım