Ballıhisar’ı birde benden dinleyin

Her daim dar zamanlarda çok iş yapmayı sevmişimdir. İşte yine dokuz ayın çarşambasının bir araya geldiği bir cumartesi günü, Ballıhisar’a gitme fikri bir anda aklıma geldi . Alelacele işleri bitirip yola revan oldum. Güneş sanki kendini yaz gibi hissettiriyordu.

 

Sivrihisar’ a vardıktan sonra , güney doğuya doğru 13 km daha gittim. Ballıhisar köyü karşımdaydı.

 

Burası Frig’lerin bilinen üç ana kentinden biri olan PESSİNUS un bulunduğu köy. Dönemin en büyük hem dini hem ticari merkeziymiş.

Bugün size bir sır vereceğim; hani TABİAT ANA, TOPRAK ANA, DOĞA ANA deriz ya işte bu anaların anası KİBELE nin yeryüzündeki ilk tasviri olan kara bir göktaşına ilk ev sahipliği yapan yer burası yani PESSİNUS  antik kenti. Topraktan gelen bereketi simgeleyen Tanrıça Kibele inancı antik çağda, dalga dalga Frigya’nın kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına yayılmış.

Köye girdiğimde çok eski bir mezarlıkla birlikte, baharın müjdecisi kuzulu koyunların olduğu bir sürü beni karşıladı. Baktım etrafa kimse var mı diye  o sırada  sürünün çobanı  yanıma geldi. O kadar güzel bir özet yaptı  ki gezinin planıda orada oluşuverdi. Şöyle ki; önce kazı evininin bahçesi , sonra kazı alanı ve en son tiyatronun bulunduğu bölge.

Kazı evine giderken  altından su akmayan bir köprüden geçtik. Köprünün sağına ve soluna doğru uzanan mermer basamaklar  yapılmış. Frigler zamanında buradan Gallos nehri geçmekteymiş ve nehrin yatağını mermerle kaplamışlar, insanların burada suya girerlermiş. Bir anda aklıma Kent park ın içindeki porsuk nehriyle hayat bulan yüzme havuzu  geldi. Demek ki dedim Eskişehir liler Friglerden beri bozkırda deniz yapmışlar.

Kazı evine giderken dünya tatlısı çocuklar köy çeşmesi yanında  oyun oynuyorlardı. Hayatımda gördüğüm en uzun yalaklı çeşmeydi. Buz gibi suyundan içip kazı evi bahçesine gittim.

Kapı açıktı serbestçe girilebilir. Kazılarda bulunan eserler sergileniyor . Dev toprak küpler dikkat çekiciydi. Halen oldukça sağlam durumda olanları vardı. Ama   burada birde ne göreyim ; daha önce hiç kimsenin dikkatini çekmeyen bir şey . Kalp şeklinde bir  sütun ayağı işte dedim sadece Kibele değil  Aşkta burada ilk kez tasvir olmuş olmalı… Birde Eros un harika bir heykeli  yukarıda bizi bekliyordu. Bence  KALP –EROS - AŞK üçlüsünüde  Pessinus’ a mal etmiş oldum.

Eros un oklarından kaçarken büyük kazı alanında buldum kendimi. Burada  en dikkat çekici yer küçük merdivenli tiyatroydu bir diğer rivayete göre  kent konseyi  binası imiş. iyi durumda  gözüküyorlardı. yapılan jeolojik incelemelerde Köyün  altının tamamen antik kent olduğu tespit edilmiş. Evlerin avlularında Bizans ve roma dönemine ait evler var. Ancak sessiz , ıssız bir köy. İnsandan çok koyun kuzu gördük. ürkek ürkek ağıllarına girme telaşında koşturuyorlardı. bu arada büyük yalağın sebebide anlaşılmış oldu.

Köyün yukarısında tiyatronun bulunduğu yere geldik ki tiyatrodan sadece bir silüet kalmış. Çünkü tiyataroya ait tüm taşlar geçtiğimiz yüzyıllarda yapı malzemesi olarak kullanılmış.

Köy çok göç vermiş . Adım attığınız her yer birinci derece sit. Haliyle çivi çakmak mümkün değil. Turizm in esamesi bile yok. Gönül ister ki böylesi bir değer turizmle   canlansın. Ancak yine de köyde çocukları görünce sevindim. Zira cocuk demek hayat demek . Bence hala umut var

Unutmadan Ballı hisar a gelipte BALIKDAMI nı görmeden olmazdı. Ballı hisardan çıkıp  13 km daha gittim. Sakarya nehri burada kıvrılmış , dolanmış  azıcıkta yayılmış. yaklaşık 15 km2 lik  sulak bir alan olmuş. Koşa koşa başka kuş cennetlerine gidenler balığın damında tüm göçmen kuşları görebilirsiniz. Haberiniz olsun.

Sivrihisar a kadar gitmişken Muhteşem tesislerinde Muhteşem ballı kaymaklı gözlemeyi yemeden dönmek olmazdı. Muhteşem servis  ve misafirperverlikleriyle  çok memnun ayrıldık.

Bu haftalıkta bu kadar. Sağlıkla kalın, hoşçakalın ama illaki benimle kalın.

Eskişehir Web Tasarım