MEMUR ZİHNİYETİ VE BAKANLIK

MEMUR ZİHNİYETİ VE BAKANLIK

Yazın bir hafta kadar, Almanya’da Nürnberg yakınlarında bir köyde Alman bir aileye misafir olduk. Kaldığımız köy, beş kilometre kadar uzakta daha büyük bir merkez ile bağlantılı. Hatta köyde ekmek fırını bile yok, kasap yok, tüm ihtiyaçlarını bu merkeze gidip karşılıyorlar. Misafir olduğumuz ev, bahçeli, iki katlı şirin bir yapı idi. Bu bölgelere ve sözünü ettiğim merkeze bakan bir aile hekimi mevcuttu. Sanırım toplamda 2.500 kadar sorumlu olduğu bir nüfustan söz ediliyordu. Bu aile hekimi de, ofisinin olduğu merkezde değil, bizim misafir olduğumuz köyde oturuyordu.

Elbet, aile hekimliği Türkiye’de henüz oturmadığından, gittiğimiz diğer ülkelerde aile hekimliği ile ilgili meraklarımız oluyor ve oralardaki pratikleri öğrenmeye çalışıyoruz. Almanya’da bu aile hekiminden örneklersek, iki katlı bir binada hizmet veriyor, kendi başına 5-6 personel çalıştırıyor, tüm hizmetlerini faturalandırıyor ve karşılığını güvenlik kurumundan tahsil ediyor. Yanındaki yardımcı personelin tümünün maaşlarını hekim ödüyor. Binanın giderlerini falan herşeyi ama herşeyi hekim ödüyor. Fakat anladığım kadarıyla gelir seviyesi ortalamanın epey üzerinde…

Misafir olduğumuz ailenin sağlık sorunları ile ilgili olarak da sohbetler geliştirdik doğal olarak… Yakın zamanda aile hekimine gittiklerini ve birkaç seans akupunktur tedavisi gördüklerini söylediler. Böyle bir şey ilgimizi çekti. Ayrıntılı konuşmak istedik. Hekimin ofisinde akupunktur seansları için düzenlenmiş özel bir mekan varmış ve bir seans yaklaşık bir saat falan sürüyormuş. Çok güzel bir ortamda, kulaklıkla müzik dinlerken bir yandan da uygulama yapılıyormuş. Ev sahibimiz çok memnuniyetle anlattı olayı. Ben bu işlemin ücretlendirmesi ile ilgili merak ettiklerimi sordum. Herhangi bir ekstra ücret ödemediklerini fakat hekimin düzenlediği, böyle bir tedavi aldıklarını gösteren formları imzaladıklarını söylediler. Hekim bu belgeler karşılığında sigorta kurumundan ücretini tahsil ediyormuş. Ayrıca Almanya’da aile hekimlerinin bu türden sigorta şirketlerinin kabul ettikleri bir çok sertifikalı pratik uygulamaları varmış…

Türkiye’de aile hekimliği başlarken de rekabete açık olacağı, hizmet kadar ücret olacağına dair söylemler yaygın olarak kullanılmıştı. Fakat süreç bizi, herkesin birbirine benzemeye zorlandığı, memur pratiğinin değişik bir versiyonuyla yüzyüze getirdi. Ben bu akupunktur olayını dernekte yönetim kurulu üyesi arkadaşlarıma anlattığımda, “ Aman bizim bakanlık duymasın, herkese akupunktur sertifikasını zorunlu tutar, ek ücret vermez, yapmayanın da maaşından keser” diye espri yaptılar. Espri mespri ama karşı karşıya olduğumuz durum tam olarak da bu…

Bunda hekimlerin memur zihniyetinde çakılı olmaları kadar bakanlığın da başka bir yol bilmemesi, memurluğa iki eliyle sarılıp aman kaçar korkusuyla bırakmaması sanırım en büyük sebeptir. Hekimlerin değişmesi gerektiği gerçeği kadar hatta daha öncelikle bakanlığın yaklaşımlarının değişmesi gerekiyor.

Sinan Gürsoy

Eskişehir Web Tasarım