EYLEME GİTTİK

Bu kez sayfamı bir aile hekimine bırakıyorum. Gene görüşeceğiz tabii ki… Görüşeceğiz… Görüşeceğiz… Dr. Mengele

EYLEME GİTTİK…

Eylem günü Hafta sonuna geliyordu. Düzenleyen arkadaşlar sağolsunlar, hafta içi yapmış olsalardı katılmak güç olabilirdi. Hafta sonu da epey bir yoğunluğumuz vardı ama artık planımıza bir şekilde eyleme katılmayı sıkıştırdık. Şehrimizin komşu şehrinde yapılması da bizim için avantajdı. Hem hızlı tren de olduğu için araçlarımızla gitmeye de gerek olmayacaktı. Trenin konforu da araçlarımızın konforu kadar iyiydi. Ben derneğin otobüs kaldırmasına falan doğrusu çok sıcak bakmadım. Bu seyrek koltuklu rahat otobüslerden ayarlaması zor oluyormuş. Diğerleriyle yolculuk yapmak da vallahi bir işkenceye dönüyor. En iyisi hızlı trenle gitmek gelmek…

Sabah, hizmetçi kadın gelmeden uyandık. Kızın bale kursu saat 10’da idi. Kızı kursa bırakmak gerekecekti. Bale kursundan sonraki kurslara götürmesi için amcasından rica ettik. Sağolsun, “ben hallederim” dedi. Fakat önemli bir problem daha vardı; Saat 10 gibi benim başka bir işim vardı. Mecburen kızı kursa hanımın bırakması gerekiyordu. Bu sebepten tek araçla çıkamayacaktık. Ben büyük arabayla işimi hallederim, hanım küçük arabayla kızı bırakır, sonra da istasyonun yanındaki park yerine arabaları bırakırız diye kararlaştırdık. Hızla kahvaltımızı yaptık. Galiba aceleden biraz da fazla yedik. Kahvaltı masasında neler olduğunu yazmak ayıp kaçar, elbet yazmayacağım.

Evden önce ben çıktım. Kızımla öpüşüp vedalaştık. Hizmetçiyle de vedalaştım. Evin altındaki garaja indiğimde şanslı olduğumu düşündüm. Büyük arabamız küçük arabanın arkasında park edilmiş şekildeydi. Tersi olsaydı, çıkamayacak, hanımı ve kızı bekleyecektim mecburen. Garaja da kalorifer peteği konulmuş olmasının gerçekten iyi bir düşünce olduğuna karar verdim. Araçlar şehrin aşırı soğuğundan epey korunmuş oluyorlardı. Çok soğuklarda camlar falan buz tutmuyordu. Uzak kumandaya basıp garajın otomatik kapısını açtım…

Site kapısından tam çıkacakken aklıma geldi, camı açıp güvenlikçiye sordum; İki gün önce bizim kız yüzme havuzunda künyesini kaybetmişti, “haber var mı?” diye sordum. “Hocam henüz bulunmadı ama merak etmeyin bulununca ben size ulaştıracağım” dedi güvenlikçi… Teşekkür edip siteden çıktım…

Hanımla kararlaştırdığımız gibi tren istasyonunun yanındaki otoparkta buluştuk. Araçların geceye kadar kalacağını belirttik. “Hocam, 24 saat açık, merak etmeyin, istediğiniz saatte gelin” dedi görevli.

Hızlı tren çok rahat ve konforlu. Yolculuk yapılabilinir. Uçak konforunda…  Kahvaltı yapmış olmamıza rağmen birer de Nescafe içtik. Ücretler makul idi…

Ankara’da trenden indikten sonra hemen taksiye atlayıp, miting alanına rahatça ulaştık. Mitingde  o kadar çok arkadaş gördük ki, insan sırf eski arkadaşlarını görmek için bu mitinglere katılmalı. Müthiş bir sosyalleşme imkanı sunuyor mitingler. Önceki bir mitingde tanışıp şimdi evlenmiş olan bir çifte bile rastladık. Gözlerimiz yaşarmadı desem yalan olur. Organizasyon komitesine biraz sitemlerim var ama neyse uzatmayayım ama birini söyleyeceğim; o meydanda o kadar saat bekletiyorsunuz, hadi koltuktan falan vazgeçtim, insane meydana plastik sandalye olsun getiremez mi? Ayakta durmaktan da biraz belimiz ağrıdı…

Bol bol slogan attık. En çok attığımız slogan da; “ Kurtuluş yok bir başına, ya hep beraber ya hiç birimiz” isimli slogandı. Bana çok anlamlı geldi…

İyi ki Norveç’ten aldığımız kalın kürkleri giymişiz giderken, yoksa üşüyebilirdik. Kürkler biraz ıslandı ama ne yapalım, olacak o kadar…

Planladığımız gibi gittik geldik. Biz görevimizi yaptık, içimiz huzur doldu…


Bir Aile hekimi…

Eskişehir Web Tasarım