Aşılar Hakkında Bilmeniz Gereken Herşey

Aşı Nedir?

İnsan ve hayvanlarda hastalık yapma yeteneğinde olan virüs, bakteri v.b. mikropların hastalık yapma karakterlerinden arındırılarak ya da bazı mikropların salgıladığı zehirlerin (toksinler) etkilerinin ortadan kaldırılarak, geliştirilen biyolojik maddelere aşı denir.

Aşı, insanları hastalıklardan ve onun kötü sonuçlarından koruyabilmek için risk altındaki sağlam kişilere uygulanır.

Vücut bu şekli ile kendisine zarar vermeyen mikrop ya da toksinleri tanır ve onlara karşı bir savunma yöntemi geliştirir. Böylece gerçek mikropla karşılaşıldığında da bu yöntemle savaşır ve kişi hastalığa yakalanmaz. Bu kişi artık o hastalığa karşı bağışıktır. Oluşan direnç genellikle ömür boyu vücutta kalır ve hastalık etkeni ile karşılaşınca onu etkisiz kılmak için savaşır. Bağışıklama, aşıyla önlenebilir hastalıkların ve ölümlerin önlenmesi açısından en önemli toplum sağlığı müdahaleleri arasında yer almaktadır.

 

Aşı İçerikleri

Aşılar son derece güvenilir biyolojik ürünlerdir. Üretim ve dağıtım aşamalarında çok sıkı kontrolden geçmektedirler. Ülkemizde kullanılan tüm aşılar Dünya Sağlık Örgütü, EMA, FDA gibi dünyaca kabul görmüş otoritelerce ya da TİTCK (Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu) tarafından ruhsatlandırılmış, Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen ve onaylanan GMP (İyi Üretim Prosedürleri) kurallarına uygun üretilmiş aşılardır.

 

Üretilen her bir seri için gerek üretici, gerek üretilen ülke resmi makamlarınca ayrıntılı analiz ve testler yapılmaktadır. Satın alınan aşı ve anti-serumların zararsızlık ve etkinlik analizleri ve uygunluk testleri Sağlık Bakanlığımız bünyesinde Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu kontrolünde bulunan ulusal referans laboratuvarı İlaç Biyolojik ve Tıbbi Ürünler Laboratuvarı tarafından deneyimli personel ve gelişmiş cihazlar ile yapılmaktadır.Uygulanan tüm aşı ve anti-serumlar analizlerden geçmiş ve güvenilirdir. Analizden geçmeyen aşılar iade edilmekte ve yerine başka bir seriden aşı istenmektedir.

Aşılar üretici firmadan alınıp aşılanacak kişiye uygulanana kadar tüm sağlık kuruluşlarında soğuk zincir sistemi içerisinde uygun ısı aralığında korunmakta ve sistem ATS ile sürekli izlenmektedir.

Bakanlığımızca temin edilip kullanılan aşıların hiçbirinde domuz ürünü bulunmamaktadır.

Aşılar neler içerir?

  • Antijen: bağışıklık gelişmesini sağlayan maddeler
  • Adjuvan: Aşıların etkinliğini artırmak üzere bakteri ve virüs bileşenleri yanında kullanılan maddeler
  • Stabilizatörler: Aşılar uygulanıncaya kadar stabilitesini korumak üzere aşı flakonlarına ilave edilen maddeler 
  • Koruyucu maddeler: Mikrobiyolojik bulaşmayı engellemek üzere aşı flakonlarına eklenmektedir


Genel olarak aşılarımızda adjuvan olarak Aluminyum Hidroksit; koruyucu olarak Thiomersal ile antibiyotikler (Neomisin), kanamisin, eritromisin ve stabilizatör olarak da Magnezyum Klorid bulunmaktadır. 

Aluminyum Hidroksit adjuvan olarak aşıların çok düşük dozda daha fazla etki yapması için kullanılmaktadır. Bir insana yaşamı boyunca uygulanan aşıların tamamının içindeki toplam alüminyum miktarı 4,25 mg’dır. DSÖ ‘nün belirlediği ve insan sağlığına zararı olmayacak şekilde çok düşük düzeydedir. Uyguladığımız Td, 5’li karma, 4’lü karma, KPA gibi bazı aşıların içinde bulunmaktadır. Alüminyum içme suyunda, hazır sularda, un ve un mamüllerinde, ilaçlarda özellikle de mide ilaçlarında (20-30 mg), meyve sebzelerde bol miktarda bulunmaktadır.

Thiomersal, Etil Civa maddesinin organik bir bileşiği olup 1930’lu yıllardan bu yana birçok aşı ve ilaçta koruyucu olarak kullanılmaktadır.

  • Dünya Sağlık Örgütü Aşı Güvenliği Genel Komitesinin (GACVS); 20–21 Haziran 2002’de yayımladığı raporda Etil Civa’nın (Thiomersal) vücutta yarılanma ömrünün bir haftadan daha kısa olduğu, ortalama 4–9 günde vücuttan sindirim sistemi yoluyla atıldığı; dolayısıyla diğer civa bileşikleri gibi vücutta birikmesinin ve civaya bağlı bir takım kronik hastalıklara yol açmasının söz konusu olmadığı açıklanmıştır. Vücuttan atılımı güç olan Metil Civa olup bu madde Thiomersal içeriğinde bulunmamaktadır. 
  • Thiomersal içeren aşıların kullanımı ile Otizm başta olmak üzere bir takım kronik hastalıkların arttığı iddiaları üzerine bu ilişkiyi araştıran birçok bilimsel araştırma yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda Thiomersal ile otizm arasında herhangi bir ilişki saptanmamıştır.
  • DSÖ Aşı Güvenliği Genel Komitesinin (GACVS) yaptığı ayrıntılı araştırmalar ışığında; Avrupa İlaç Ajansı (EMEA) Patentli Tıbbi Ürünler Kurulu (CPMP)’nun Mart 2004’teki çalışmasında da Thiomersal içeren aşılarla yapılan bağışıklama ile özel nörolojik gelişim bozuklukları arasında herhangi bir ilişki olmadığı bildirilmiştir.
  • Amerikan Bağımsız Sivil Ulusal Bilim Akademileri (NAS), İlaç Enstitüsünün (IOM) 2004’teki raporunda da otizm ile kızamık içeren aşılar ya da koruyucu olarak thiomersal içeren aşılar arasında bir bağlantı olmadığı ve tamamen rastlantısal olduğu sonucuna varılmış ve İlaç Enstitüsü (IOM) başkanı Harvey V. Fineberg 7 Ağustos 2005’de NBC televizyonunda yayımlanan mülakatında bir kez daha Thiomersal ile otizm arasında ilişki bulunmadığını beyan etmiştir. Avrupa ülkelerinde ve diğer pek çok ülkede aşılarda koruyucu olarak Thiomersal kullanımı devam etmektedir.
  • Kızamık aşısının da SSPE ve otizmle herhangi bir ilişkisinin bulunmadığı, DSÖ Aşı Güvenliği Küresel Danışma Komitesi (GACVS) tarafından da deklare edilmiştir. Bu konuda Lancette yayınlanan makale kaldırılmış ve yazan kişi meslekten men edilmiştir.

Uzun yıllardır süren çeşitli çalışmalarda aşı dozundaki Thiomersal kullanımı ile ilgili kanıtlanmış bir yan etki bulunamamıştır. Thiomersal genellikle çok dozlu aşılarda bulunmakta olup tek dozluk aşılarda genellikle bulunmamaktadır.


Aşılarda Bulunan Maddeler

MADDE ADI

ÖZELLİKLERİ

Polisorbat 80

Enjeksiyon ya da infüzyonluk bazı ilaçlarında içinde bulunmaktadır. Stabilizatördür.

Alüminyum Fosfat Alüminyum Hidroksit

İçme sularında (şebeke, pet şişe), anti asitlerde (mide ilacı), maden suyunda, anne sütünde 40 mikrog/L, bebek mamalarında 225 mikrog/L. bebeklerde günlük oral alınan güvenli alüminyum miktarı 1mg/kg dir.

Laktoz, Sükroz, Mannitol, Sorbitol, Maltoz

Şeker yapısında bileşenler olup, protenik yapıların korunmasında ve ozmolar konsantrasyonun ayarlanmasında stabilizan olarak kullanılır.

Tüm enjeksiyonluk ve infüzyonluk ilaçların yapısında bulunmaktadır.

Thiomersal

Çok dozlu aşılarda kontaminasyonu (bulaşma riskini) önlemek amacıyla kullanılır.

Etil civa bileşiğidir (sodyum Etil-civa salisilat).

Etil Civanın vücuttan atılma süresi 7-10 gün, metil civanın (deniz ürünlerinde bol miktarda bulunur) vücuttan atılma süresi 50 gündür. Toksik olan metil civadır.

Hanks Ortamı, L-Alanin, L-Arjinin Hidroklorür

Amino asitlerden oluşur

Neomisin Sülfat,Eritromisin, Kanamisin, Polimiksin B

Üretim aşamasında eser miktarda kalıntı olarak bulunabilir. Antibiyotiklerdir.

Formaldehit

Üretim aşamasında eser miktarda kalıntı olarak bulunabilir.

Jelatin

Bitkisel ve hayvansal kaynaklı olabilir. Bakanlık olarak kullandığımız aşılarda sığır jelatini bulunmaktadır.

Sodyum Klorür, Süksinik asit, Trometamol, Sodyum Hidroksit, 
Sodyum Borat, Monopotasyum Fosfat, 
Disodyum Fosfat, Aminoasit çözeltisi, Laktolbumin hidrolizat,

Tamponlayıcı (stabilizan) maddelerdir. 

 

Aşı Bileşenleri Miktar

 

Adı

Miktarı

Referans Değerleri

 

Beşli Karma

 

Alüminyum

0,25 mg/ml

0,20-0,45 mg/ml

Sükroz

42,6 mg

31,9-53,1 mg

Formaldehit

10,30 mik. gr/ml

4-15 mik.gr/ml

KPA

Alüminyum

0,25 mg/ml

0,2-0,3 mg/ml

Dörtlü Karma

 

Alüminyum

0,32 mg/ml

0,20-0,45 mg/ml

Formaldehit

9,33 mg/ml

4-15 mg/ml

Hepatit B

 

Alüminyum

0,60 mg

<1,25

Thiomersal

%0,0097 w/v

%0,0115 w/v

Td

 

Thiomersal

0,034 mg/0,5 ml

< 0,05 mg/0,5 ml

Formaldehit

0,0019 g/lt

≤ 0,2 g/lt

Kuduz

Thiomersal

68,7 mik.gr/vial

59,5-80,5 mik.gr /vial

Hepatit A

Alüminyum

0,43 mg/ml

0,35-0,62 mg/ml

 

  

Aşı Türleri


Aşıların hazırlanmasında kullanılan antijenlerin sınıflandırılmasına dayanılarak isimlendirilen pek çok aşı tipi vardır.

Aşı Tipi

Tanımlama

Canlı Aşılar

• Hastalığa neden olan yaban virusun ya da bakterinin hastalık yapıcı özelliklerinin laboratuar koşullarında zayıflatılmasıyla üretilir.

• Bu şekilde elde edilen aşıdaki mikroorganizma çoğalma ve bağışıklık yanıtı oluşturma yeteneğine sahiptir.

• Canlı aşılar, bağışıklık sistemi zayıflamış ya da baskılanmış kişilere uygulanmamalıdır

• Ülkemizde kullanılan canlı aşılar BCG, OPA, KKK ve suçiçeği aşılarıdır. 

Ölü Aşılar

• Bir mikroorganizmanın tümünü öldürülmüş halde içeren aşılara tüm hücreli aşı, mikroorganizmanın yalnızca 
belli kısımlarını içeren aşılara ise fraksiyone (alt birim) aşı denir. 

Tüm hücreli ölü aşılar kültür ortamında üretilen mikroorganizmanın ısı ya da kimyasal yöntemler kullanılarak öldürülmesiyle elde edilir. 
Ülkemizde kullanılan Hepatit A aşısı ve inaktive polio aşısı bunun örnekleridir.

Alt birim aşıları mikroorganizmanın tümünü değil yalnızca belli antijenik kısımlarını içerir. Alt birim aşılarını da subunit aşı ve toksoid aşı şeklinde iki temel gruba bölmek mümkündür. 

• Ülkemizde kullanılan Hepatit B, pnömokok, Hib, aselüler boğmaca ve risk gruplarına önerilen meningokok ve grip aşıları subunit aşılarıdır.

• Toksoid aşılar ise toksini olan mikroorganizmaların toksinlerinin yapısı değiştirilerek toksik özellikleri yok edilmiş, 
bağışıklık yanıtı oluşturacak özellikleri korunmuş halini içerirler. Difteri ve tetanoz aşıları toksoid aşılardır.

 

Aşının Yararları


Bağışıklama İle Elde Edilen Başarılar

Bağışıklama hizmetlerinde temel amaç; toplumda, özellikle bebek ve çocuklarda aşı ile önlenebilir hastalıkların ortaya çıkışını engellemek, dolayısıyla bu hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin ve sakatlıkların önüne geçmektir. Sağlıkla ilgili kazanımlarının yanı sıra; ekonomik ve sosyal kazanımlar da aşılama programlarının başarısı olarak değerlendirilmelidir.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından bağışıklama hizmetleri, aşıyla önlenebilir hastalıkların ve buna bağlı ölümlerin önlenmesi açısından en önemli ve en maliyet etkili toplum sağlığı müdahaleleri arasında kabul edilmektedir. 

Yapılan aşılama çalışmaları sonucunda aşı ile önlenebilir hastalık hızlarında ciddi düşüşler yaşanmıştır. Özellikle 1924 -1944 yılları arasında büyük salgınlar ve ölümlere yol açmış olan çiçek hastalığı aşılama çalışmalarıyla 1977 yılından itibaren tamamen yok edilmiştir. Hastalık etkeni yok edildiğinden çiçek aşısı uygulamalarına da ihtiyaç kalmamış ve 1980 yılında ülkemizde ve tüm dünyada aşılama durdurulmuştur.

Yine çok önemli bir çocukluk çağı bulaşıcı hastalığı olan çocuk felci (poliomiyelit) hastalığına karşı dünya genelinde yaygın aşılama çalışmaları yapılmış ve hastalık yok edilme aşamasına getirilmiştir. 1988 yılında dünya genelinde 350.000 olan vaka sayısı 2017 yılında 22 vakaya kadar azaltılmıştır. Ülkemizde son çocuk felci vakası Kasım 1998 yılında görülmüş ve 19 yıldır çocuk felci vakamız bulunmamaktadır. DSÖ tarafından Avrupa Bölgesi Poliodan Arındırılmış Bölge Sertifikası ile belgelendirilmiştir.

Ülkemizde kızamık vaka sayıları 2001 yılında 30.509 iken, etkili kızamık aşılaması sonrası 2017 yılında vaka sayımız 84 ile sınırlı kalmıştır. 2010 yılından itibaren SSPE vakalarında belirgin bir azalma görülmektedir. Bu da 2005 yılından itibaren kızamık aşılama oranlarının artması ve bunun sonucunda kızamık vakalarının azalması ile uyumludur. 

Türkiye’de maternal ve neonatal tetanozun elimine edildiği 24 Nisan 2009 tarihinde DSÖ tarafından duyurulmuştur.

2004 yılından bu yana sadece 2011 yılında tek difteri ve ölüm vakası olup, bu vaka dışında vaka görülmemiştir.

2017 yılında 2’si ölümle sonuçlanan toplam 25 tetanoz vakası görülmüş olup, vakaların tamamı aşısızdır.

Etkin ve kapsayıcılığı yüksek aşılama çalışmaları sayesinde aşı ile önlenebilir hastalıklardan hepatit A-B, boğmaca, invaziv bakteriyel hastalıklardan pnömokok ve Hib’e bağlı gelişen menenjit, sepsis ve bakteriyemi, suçiçeği, kabakulak ve kızamıkçık vaka görülme sıklıkları oldukça azalmıştır.

 

1980-1984 ve 2010-2014 Hastalık Vaka Sayılarının Karşılaştırılması

Hastalık

Aşılama Öncesi

Vaka Sayısı*

1980-1984

Vaka Sayısı*

2010-2014

Vaka Sayısı*

Azalma Yüzdesi

Difteri

1236 (1932-1936)

173

0,2

100

Boğmaca

10761 (1963-1967)

3619

49

99,5

Tetanoz

Bildirimi yapılmamıştır. (1963-1967)

110

11

90

Çocuk Felci

501 (1958-1962)

159

0

100

Kızamık

50144 (1965-1969)

21224

1689

96,6

*5 yıllık ortalama alınmıştır.

Aşağıda yer alan tabloda uygulanması önerilen aşıların koruyuculukları özetlenmiştir.

Aşıların Koruyuculukları 

Aşı adı

Bireysel koruyuculuğu

Toplumsal koruyuculuğu

Hepatit B

Akut ve kronik hepatit, öldürücü karaciğer yetmezliği, siroz ve karaciğer kanserinden %100 koruyucudur.

Toplu yaşam alanlarında (kreş, bakımevi vb) hastalık yayılmasını azaltır.

BCG

Tüberküloz menenjit ve yaygın tüberkülozdan ölümü önler.

Bağışıklığı güçlendirerek,

Difteri

Öldürücü difteri hastalığını önler.

Difterinin bulaşıcılığı yüksektir. Tek bir vaka ile salgınlara neden olan difteriden korur. 

Boğmaca

Bebeklerde öldürücü olan, büyük çocuklarda ve yetişkinlerde uzun süreli öksürüğe neden olan boğmaca hastalığından korur.

Boğmacanın bulaşıcılığı yüksektir. Tek bir vaka ile salgınlara neden olan boğmacadan korur.

Tetanoz

Öldürücü olan tetanoz hastalığından korur.

Gebelere uygulanmasıyla doğumdan sonra yenidoğan bebeğin tetanozunu önler.

 

Çocuk felci

Sakatlık ve ölüme neden olan çocuk felci hastalığından korur.

Tek bir çocuk felci vakası bile salgınlara neden olabilir. Su ve besin kaynaklı salgınları önler.

Hib

Menenjit ve menenjite bağlı sakatlık ve ölümden korur. Orta kulak iltihabı sayısını azaltarak işitme kaybını önler.

Hib hastalığı, kapalı toplumlarda salgına neden olarak ölümlere neden olabilir. Toplumda salgınları önler.

Pnömokok 

Pnömoni, sepsis, menenjitten ve bunlara bağlı sakatlık ve ölümden korur. Orta kulak iltihabı sayısını azaltarak işitme kaybını önler.

Pnömokok hastalığı, kapalı toplumlarda salgına neden olarak ölümlere neden olabilir. 

Toplumda salgınları önler.

Kızamık

Kızamığa bağlı ishalden, zatürreden ölümleri önler. Beyin iltihabı ve SSPE’den korur. 

Kızamık, bulaşıcılığı çok yüksek enfeksiyonlardandır. Toplumda salgınları önler. 

Kızamıkçık

Anne karnındaki bebeklerde sakatlığı önler.

Toplumda salgınları önler.

Kabakulak

Kabakulağın neden olduğu; beyin ve beyin zarı iltihabını ve testis iltihabına bağlı kısırlığı önler.

Toplumda salgınları önler.

Hepatit A

Akut hepatit ve öldürücü karaciğer yetmezliğinden korur.

Su ve besin kaynaklı salgınları önler. 

Suçiçeği

Suçiçeği hastalığını önler. Ayrıca, anne karnındaki bebeklerde sakatlığı, beyin ve beyin zarı iltihabını, ileri yaşta gelişebilecek zona hastalığını önler.

Toplumda salgınları önler.

 

 

Aşı Sonrası İstenmeyen Etkiler


Aşılama enfeksiyon hastalıklarından korunma yanında, enfeksiyon hastalıkları nedeniyle oluşan sakatlıkların yada ölümlerin azaltılmasında da önemli role sahiptir. Aşılar da ilaçlar gibi birer tıbbi üründür ve tüm ilaçlar gibi bazı yan etkileri olabilmektedir.  

Aşı sonrası gelişen istenmeyen etkiler kısmen sık görülen hafif yan etkiler ve çok nadir görülen ciddi yan etkiler olarak sınıflandırılabilir.  

Sıkça görülen hafif yan etkiler şunlardır;

  1. Enjeksiyon (iğne) yerinde ağrı, şişlik ve kızarıklık gelişmesi, tüm aşılardan sonra değişen oranlarda (%5-60) gözlenebilir. Özellikle tetanoz aşısının tekrarlayan dozlarında bu reaksiyon daha sık gözlenmektedir. Bulgular genellikle 24-48 saat içinde kendiliğinden düzelmektedir. Şikayetleri rahatlatmak için enjeksiyon yerine soğuk uygulama ve ağrı kesici olarak parasetamol alımı önerilmektedir. Diğer aşılardan farklı olarak BCG aşısı sonrası, bağışıklık sistemin yanıtı ile enjeksiyondan 2-3 hafta sonra başlayan sivilce benzeri şişlik aşı sonrası %90-95 sıklıkla beklenen bir durumdur ve 2-5 ay sonra ciltte iz bırakarak iyileşir. 

  2. Ateş, baş ağrısı, kas ağrısı ve iştahsızlık aşılardan sonra görülebilen sistemik belirtilerdir. Farklı aşılarda değişen oranlarda gözlenmektedir. Örneğin ağızdan uygulanan çocuk felci aşısından sonra %1’den az sıklıkta görülürken, beşli karma aşı sonrası, % 20-40 arasında değişen sıklıkta görülmektedir. Bu belirtiler de 48-72 saat içinde kendiliğinden düzelmektedir. 

  3. Hepatit A aşısından sonra % 5’ten az sıklıkla ishal ve kusma geliştiği bildirilmiştir. Bu şikayetler genellikle 48 saatten kısa sürede düzelmektedir. 

  4. Kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısından sonra % 2-5 oranında, genellikle aşıdan sonraki 7-10. günlerde başlayan ve yaklaşık 2 gün süren döküntü görülebilir. Suçiçeği aşısından sonra enjeksiyon yerinde 2 civarı ya da enjeksiyon yerinden farklı yerlerde 3-5 adet suçiçeğine benzer lezyon görülebilir. 

  5. Parotit olarak adlandırılan, yanakta bulunan tükürük bezlerinin şişmesi ile seyreden durum kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısından sonra % 1’den az sıklıkta görülebilir. Lenf bezlerinin geçici olarak büyümesi de kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısından sonra çocukların yaklaşık olarak % 5’inde görülmektedir.

Çok nadir görülen ciddi yan etkiler şu şekildedir;

  1. BCG aşısı sonrası lenf bezlerinin enfeksiyonu (bir milyon aşı dozunda 100-1000 vaka), BCG aşısına bağlı kemik enfeksiyonu (bir milyon aşı dozunda 1-700 vaka) ve aşı içindeki bakterinin oluşturduğu yaygın enfeksiyon (bir milyon aşı dozunda iki vaka) bildirilmiştir. 

  2. Difteri-boğmaca-tetanoz aşısı sonrası bebeklerde uzun süreli ağlama atağı (bir milyon aşı dozunda 0-4800 vaka bildirilmiştir), ateşli havale (bir milyon aşı dozunda 0-290 vaka bildirilmiştir), solukluk, çevresel uyaranlara cevap vermeme, kaslarda gevşeklik şeklinde görülen hipotonik hiporesponsif atak (bir milyon aşı dozunda 0-470 vaka bildirilmiştir) görülebilir. Ağlama atağı kendiliğinden düzelir, ateşli havale uzun dönemde epilepsi olarak adlandırılan sara hastalığına yol açmaz, iyi seyirli bir durumdur.Hipotonik hiporesponsif atak kendiliğinden geçer ve bu hastalarda uzun dönemde beyin gelişimini etkileyen bir sorun gösterilmemiştir.  

  3. Kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısından sonra genellikle iyi seyirli ve kendiliğinden düzelen trombositopeni (kanamayı durduran kan hücrelerinde azalma) tablosu (bir milyon aşı dozunda 33 vaka bildirilmiştir) görülebilir. 

  4. Ağızdan uygulanan çocuk felci aşısından sonra aşıda bulunan virüsle paralitik polio hastalığı 700.000 - 3.400.000 aşı dozunda bir vaka olacak şekilde görülebilir. Bu risk daha çok ilk doz çocuk felci aşılamasından sonra söz konusudur. Bu nedenle ağızdan uygulanan çocuk felci aşısı, iğne şeklinde uygulanan çocuk felci aşısı iki doz yapıldıktan sonra verilmektedir. 

  5. Anafilaksi (alerjik şok tablosu), aşı içeriklerinden birine karşı ağır alerjisi olan kişilerde çok nadir (bir milyon aşı dozunda 0-1 vaka bildirilmiştir) olarak görülebilen bir durumdur. 

 

 

 

Kaynak:

https://asi.saglik.gov.tr/


Eskişehir Web Tasarım