9 yıllık hekim Dr. Burcu Azapoğlu Kaymak, acil nöbeti sırasında hayatını kurtarmak için ter döktüğü bir hastanın oğlunun saldırısına uğradı. Yediği yumrukla yüz kemikleri kırılan, kaşı açılan Dr. Kaymak, “O yumruk benim onurumu, beni kanlar içinde yerde gören asistanların da şevkini kırdı” diyor.
FATİH Sultan Mehmet Araştırma ve Eğitim Hastanesi Acil Kliniği’ndeki nöbeti sırasında bir hasta yakınının yumrukladığı 33 yaşındaki, 9 yıllık hekim Burcu Azapoğlu Kaymak’ın yüz kemikleri kırıldı, kaşı açıldı. Tıp fakültesine başladığı ilk gün babasının kalbinin durduğu ve müdahaleyle yaşama döndürüldüğünü anlatan Dr. Burcu Azapoğlu Kaymak, “Ben daha o gün acil tıp uzmanlığını tercih ettim. Bir hasta yakını olarak acile başvurulduğunda neler beklendiğini hep anladım” diyor.
BİR ERKEK VURDU
Acil Servisteki nöbetinde saat 21.30 sıralarında hasta muayene ederken, kırmızı alandan (çok acil hastaların bakıldığı) gelen seslere bakmak için çıktığını belirten Dr. Kaymak yaşadıklarını şöyle anlattı: “Hastaya müdahale ederken kırmızı alandaki bir başka hastanın yakınının hemşireye ‘Geri zekalı’ diye bağırdığını duydum. Yanlarına gittim, neden bağırdıklarını sordum. Hastanın damar yolu açılırken kolunun acıdığını söylediler. Damar yolunun etrafında kan, morluk ya da birkaç giriş izi yoktu. Aslında damar yolu ambulansta açılmış, hemşiremiz sadece kan almış. Yakınları ‘Burada muayene ve tedavi olmak istemiyoruz’ dedi. Gidebileceklerini ama tedavi ret formunu imzalamaları gerektiğini söyledim. İmzalamak istemediler ve bağırmaya devam ettiler. Bir erkek yüzüme yumruk attı. Hastanın oğluymuş. Benden tedavi bekleyen hastalarımın ve eğitim verdiğim asistanlarımın yanında bir yumruk darbesiyle yere serildim. Yüzümde kırıklar var. Asıl kırılansa onurum. Herhangi bir insan ya da olay, hayat kurtarma ve hekimlik aşkımızı azaltamaz. Ama canımız yanıyor... Biz savunmasızız ve şiddete maruz kalarak çalışmak istemiyoruz. Saldırgan hastaneye silahla da girebilirdi. Buna hiçbir engel yok. Çalışmış, kazanmış, kliniğe daha bir ay önce girmiş asistanın yanında uzmanı yere seriliyor. Bunu görüp mesleğini nasıl severek, tutkuyla yapacak? Onların da isteğini, şevkini kırıyorlar.”
‘HIZLI BAK’ DA NE
En büyük korkularının şiddetin normalleşmesi olduğunu belirten Dr. Kaymak, her gün en basitinden sözlü saldırıya uğradıklarını anlatıyor. Hasta ve yakınlarının sıklıkla hızlı bakmaları için saldırdığını belirten Dr. Kaymak, zaman zaman gözyaşlarını tutamayarak şöyle anlatıyor: “Hastamız soyunmuş EKG’si çekilirken ya da özel şikâyetini anlatırken, başka bir hasta veya yakını içeriye giriyor. ‘Neden 30 dakikada sıra atmıyor?’, ‘İşini doğru yap, oturuyor musun?’, ‘Allah belanı versin!’ diye bize bağırıyorlar. Mutlaka her gün en az bir kez bunu yaşıyoruz. ‘Hızlı bak’ ne demek? Az mı bakayım?”
1 YIL SONRA DAVA
Ne Beyaz Kod’un (sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti takip sistemi) ne de hastanelerdeki güvenlik görevlilerinin sağlıkta şiddeti önlemede yeterli olduğunu vurgulayan Dr. Kaymak, “Davaları bir yıl sonra görülen Beyaz Kod caydırıcı değil. Sürekli mahkemeye gidiyoruz. Ya birinin şahidiyiz ya da şikâyetçi. İfade vermek için 4-5 saat bekleyebiliyoruz. Cezalar ise caydırıcı değil. Kliniklerde gözle görülür, herhangi bir önlem bulunmuyor. AVM’ler hastanelerden daha güvenli” diyor.
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/kirilan-yuzum-degil-doktorluk-onurum-40858902